Bozkır Koruma Çalıştayı Şanlıurfa’da düzenlendi

Türkiye'nin Bozkır Ekosistemlerinin Korunması ve Sürdürülebilir Yönetimi Projesi Ulusal Bozkır Koruma Çalıştayı Şanlıurfa'da yapıldı.

Kentte yapılan panelde bozkırların yönetimi konusunda kurumların sorumlulukları, görevleri, diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği olanakları görüşüldü. Panele Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürü İsmail Üzmez'in yanı sıra BM Gıda ve Tarım Örgütü, kamu kurum-kuruluş temsilcileri, akademisyenler ve ilgili sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri katıldı.

Genel Müdür Üzmez, toplantıda şu ifadelere yer verdi:

"Türkiye'deki korunan alanlar, biyoçeşitliliğin, doğal ve kültürel kaynakların korunmasına yönelik en önemli araçlardan birisidir. Söz konusu korunan alanlar, insanların sağlık ve refahının yanı sıra, dünya üzerindeki yaşamın devamlılığı açısından da hayati öneme haizdir. Biyoçeşitliliğin yanı sıra, Türkiye'de bulunan korunan alanlar insanlara, gıda, kültürel ve manevi değerler ve rekreasyonel değerler gibi ekosistem hizmetleri sunarken, aynı zamanda, ekolojik süreçlerin incelenmesiyle, bilimsel bilgilerin artırılmasını sağlayan fırsatlar da sunmaktadır. Aynı zamanda, korunan alanlar, geniş sosyal ve çevresel faydalar da sağlamaktadır."

Üzmez; 19 milli park, 68 tabiat parkı, 40 tabiat anıtı, 3 tabiatı koruma alanı, 30 yaban hayatı geliştirme sahası, 2 özel çevre koruma bölgesinin bozkır ekosistemlerini temsil ettiğini ve mevcut korunan alanların yaklaşık 1/3 ü bozkır ekosistemini içerdiğini söyledi. Tamamen ya da kısmen bozkır ekosisteminden etkilenen 39 il olduğunu ifade eden Üzmez, "Ülkemizde biyolojik çeşitliliğin ve bozkır ekosistemlerini de kapsayan alanların korunmasına ilişkin çalışmalar ulusal mevzuatın yanı sıra uluslararası sözleşmeler ve programlar da dikkate alınarak sürdürülmektedir" dedi.  

Proje çalışmalarının Kızılkuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Tek Tek Dağları Milli Parkı ve Karacadağ Bozkırları olmak üzere Şanlıurfa'daki üç farklı bozkır alanında yürütüldüğünü aktaran Üzmez, her üç alanın da Anadolu bölgesinde kalan son ve en iyi korunan nispeten daha sağlam bozkır ekosistemlerinin örneklerini temsil ettiğini vurguladı.

Bozkır ekosistemlerinin birçok faydalanıcıları olduğundan dolayı bu ekosistemlerinin korunması için çevresel, sosyal ve ekonomik boyutların bütünüyle dikkate alınması gerektiğinin altını çizen GÜzmez, "Çalışmalarımız, araştırma kurumları, çiftçi birlikleri, özel sektör, üniversiteler, hükümet dışı kuruluşlar ve tarım, ormancılık ve çevre alanlarında çalışan bakanlıklar arasında ortak bir anlayış geliştirmeyi amaçlamalıdır. Bu anlayışla; ülkemiz, bozkır ekosistemlerini etkin ve sürdürülebilir yönetimini yaklaşımını çerçevesinde ulusal bozkır stratejileri oluşturarak, topyekun olarak hareket edebilecektir" diyerek sözlerine son verdi.

 

BİHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu